Facebook hesabınızla EmlakYatirimRehberi.com’a giriş yapabilirsiniz.

Kişisel bilgileriniz (kullanıcı adı, e-posta adresi ve doğum tarihi) hesabınızın yaratılması için Facebook tarafından kullanılacaktır.

Facebook ile giriş yapın

Güncel kalın

E-posta adresinizi giriniz

E-posta adresiniz üçüncü kişiler ile paylaşılmayacaktır. İstediğiniz zaman ayrılabilirsiniz.

Gayrimenkul sektöründeki objektif rehberiniz. Üye ol

Haberler

Konut sahipliği, konut satışlarının gerisinde

Güncellenme: 2014-09-26 Kategori: Haberler

default

Habertürk gazetesi yazarı Abdurrahman Yıldırım’ın ‘Ya Türkiye’de yaşam çok zor, ya bu anket bir garip’ adlı makalesinde TÜİK’in 2013 yılına ait ‘Gelir ve Yaşam Koşulları’ araştırmasına atıfta bulunuyor ve 2007-2013 verilerini karşılaştırarak yaşam koşullarının iyileşip iyileşmediğini sorguluyor.

2013’te yaşam koşullarını ortaya koyan verilerin nüfusun yaklaşık üçte birlik veya dörtte birlik bölümünün yaşam koşullarının zorluğuna işaret ettiğine dikkat çekiyor. Yıldırım, ekonominin en parlak sektörü olarak işaret ettiği konut sektörünün, yüksek kar marjı ve teşviklerle birlikte sanayiye gidecek yatırımların önünü kesmesine karşın, konut sahipliği oranlarında yeterince ilerleme sağlanamadığı tespitinde bulunuyor.

Konut sahipliğinin 2007’de yüzde 60.8’den 2013’te yüzde 60.6’ya gerilediğini belirtiyor ve “Mortgage kredilerinin başlatılmasına, hatta 100 milyar lirayı aşan kredi kullanılmasına rağmen sahiplik artmadı” diyor. Bu süreç içinde 1 milyonun üzerinde konut satılırken,  satışın nüfus artışını aştığını söylüyor: “Hanehalkı büyüklüğünün 3.7 kişi olduğu dikkate alındığında 1 milyon konutun 3 milyonu aşan insanı ev sahibi yaptığını varsayabiliriz. Satılan konutların düşük bir kısmı yabancılara olsa da aradaki fark büyük. Nüfus artışı için yılda gerekli olan yeni konut sayısı sadece 250 bin kadar.”
Üst gelir grubunun birden fazla ev almasının konut satışlarını artırsa da konut sahipliğini artırmadığına vurgu yapıyor ve “Sonuçta nüfusun yüzde 40’lık bölümünün 2007’de konutu yoktu, 2013’te de yok” diyor.

Gelir ve servet dağılımının adaletsizliğinin bu tablodaki etkisine dikkat çeken Yıldırım, 2007’de en fakir yüzde 20’lik grup ile en zengin yüzde 20’lik grup arasındaki gelir farkının 8.1 kat iken 2013’te 7.7 kata inse de adaletsizliğin sürdüğünü söylüyor.
Orta ve düşük gelirlileri konut sahibi yapma konusunda başarılı bir durumdan söz edilemeyeceğini söylüyor ve büyük bir konut hamlesi içinde olan TOKİ’nin açıkladığı rakamların yeterli olmadığını ortaya koyuyor. Orta ve düşük gelirliler için özel sektörün de konut üretmesi ve bunun için de kamunun arsa tahsisinde bulunması gerektiğinin altını çiziyor ve ortadireği konut edindirmenin bir başka yönteminin de kentsel dönüşüm olduğunu ortaya koyuyor. Yaşam koşulları açısından verileri değerlendiren Yıldırım, çatısı sızdıran, nemli duvarlara sahip, çürümüş pencere çerçeveli evlerde oturanların oranının yüzde 39 olduğunu söylüyor.